Yaşamı Aydınlatmanın Yolu: Öz şefkat

Toplumun genellikle hakkımızda söz ve fikir sahibi olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Kesin yargılarla dayatılmış kişiliklerimizi özümsüyor ve hatta bazen gerçek kimliğimizi unutuyoruz. İnsanımız ne pişireceğini düşünmeden evvel bir başkasının evinde pişen yemeği tartışıyor. Sizlerle özellikle son zamanlarda oldukça rahatsız edici bir hal alan büyük sorunumuzdan kişisel araştırmalarım ve uzmanlık dışı şahsi fikirlerim dahilinde kısaca, sohbet havasında bahsetmek istiyorum. 

Öz sevgi, öz eleştiri gibi önemli özellikler rafa kalkmış, yahut yanlış anlaşılıp uygulanmış durumda. Bireylerde narsistlik boyutuna ulaşabilen kendini beğenme ya da benliğine zarar verecek kadar kendini yerme hali kimi zaman öz güven ve öz eleştiri sanılmakta. Bu ruh haline sahip insanlar zaman zaman hem kendine hem çevresine zarar veren bireylere dönüşüyor. Mutluluğun öz saygıyla birebir bağlantılı olduğunu fark etmeyen bireyler kendi negatif düşünce sistemlerini çevreye de dayatabiliyor. Benliğini tanıyıp kabul edemeyen insanlarda kendini bilmekten ziyade başkasını görmek ve eleştirmek isteği devreye giriyor. İş içinden çıkılamaz bir hal alıyor. Benlik sevgisi taşımayan insanların kimisinde aşırı güvensizlik ve kusurları kompleks edinme sorunları yaşanırken; kimisinde ise psikolojik bozukluk seviyesinde bencillik ortaya çıkabiliyor. Ben merkezli yaşayan bencil bireyler hayatta kendilerinin hep en olduğuna inanarak yaşarlar, devamlı ben istiyorum, ben yapıyorum, ben böyleyim diyerek her şeyi kendilerine bağlar ve kendilerinden başka doğruyu kabullenmezler. Bu durum gelişime kapalı, sığ ve sosyal alanlarda kendisini yanlış ifade eden kişiler olmalarına sebep olmakta. Bu ruh hali kendilerine duydukları yada çevrenin onlara duyduğu sağlıklı sevgiden değil, sevgisizlikten ya da aşırı sevgiden doğar. Çocukluktan itibaren bireyin zihnine işlenen benlik sevgisinin bu şekilde olması gerektiğine inanırlar. Christopher K. Germer bir eserinde 'Güçlü bir öz saygının narsizmle ilinti içinde olduğu düşünülmektedir, ama öz şefkatin narsizmle hiçbir ilgisi yoktur. Öz şefkatli kişiler kendileriyle ilgili iyi duygulara sahip olmak için gösterişli olmalarına gerek olmadığını bilirler.' diyerek aslında bilinen bir yanlışa değinerek doğru öz şefkatin bireyi gösteriş yapmaktan uzak öz saygısı kuvvetli birey haline getirdiğini anlatmıştır.

Bahsettiğimiz gibi bencilliği ve gösterişi öz güven sanan insanlarla muhakkak hayatımızın birçok alanında karşılaşıyoruz. Hatta belki onlardan biri de biziz. Bu hali atlatmak için elbette önce farkına varmalı ardından değişim uğruna çaba sarf etmeliyiz. (Bu alanın uzmanı değilim elbette bir uzmana danışıp destek alınması en doğru hareket olacaktır.)

Mutlak bir sonu olan faklılıklarla dolu bu evren için devamlı içinde yaşadığımız bedene ve bizi biz yapan kişiliğimize haksızlık etmekten ziyade onu var olduğu gibi kabul edip, iyileştirip, her haliyle sevmeli; fakat kimseden üstün görmemeliyiz. En nihayetinde bir gün herkesten güzel bulduğumuz saçlarımız güzelliğini yitirecek. Belki herkesten çirkin olduğunu düşündüğümüz gözlerimiz kimsenin göremediği güzellikleri görecek ve henüz görmeyen veya görmeyi reddeden gözlere harita olacak. Herkesten üstün olduğunu düşündüğümüz akıl şaşacak ya da geri olduğunu düşündüğümüz zekamız bizi bile şaşırtacak.

Bir diğer sorun ise benlik saygısını yitirme durumu yani öz güvensizlik. Kendisine tahammül edemeyecek seviyeye gelen bireyler, başkalarına gösterdikleri sevgiyi asla kendilerine sunmazlar. Bu da tıpkı yanlış öz sevgisi ile bencilleşmek gibi kademeleri olan bir durum. İleri seviyelerinde bireyin kendi sağlığına zarar vermesi yahut yaşama tahammül edememesi öz güvensizliğin mümkün sonuçları. Güvensiz insan toplumda büyük sorunlarla yüzleşir. Potansiyelini keşif edememe ihtimali yüksek olduğu için başarılı olabileceği birçok işe girişimde dahi bulunmayabilirler. Fiziksel anlamda kendine güvenmeyen insanlarsa çoğu bireyden çirkin olduğuna eksik kaldığına kendisini inandırır ve toplumdan soyutlanır. Her durumda bireyin çevresi onun bu ruh halinde olmasında etkiye sahiptir. Çünkü aslında bir insanın psikolojik sorunlarını tetikleyen yegane oluşum aile ve yetiştiği çevredir. Bu noktada öz güvensizliğin farkında olan bireyin de kendisine saygısını tekrar kazanabilmesi adına çevreden gelen destekler oldukça önem arz eder. Ufak tefek de olsa öz saygının yitirilmesi ilerleyen zamanlarda büyük yaralar açacağından bireyin kendisini bu konuda iyi yetiştirmesi ve bilinçli olması mühim bir konu.

Öz şefkat bilincini edinmek için öz şefkat meditasyon videolarını (Zeynep Selvili Çarmıklı'nın videoları internette mevcut) izleyebilir ve uygulayabilirsiniz. Başlarda biraz saçmalık gibi gelse de oldukça etkili ve bu alanda yurt dışı dahil birçok uzman tarafından da kullanılan, tavsiye edilen bir yöntem olduğunu bilin isterim. Aynı zamanda internette bulunan uzmanlarca yazılmış makaleleri okuyabilir ( https://www.tavsiyeediyorum.com/makale_5807.htm ), sohbetleri dinleyebilir yahut dışarıdan bu konuda yazılmış kitapları temin edebilirsiniz. Muhakkak çoğu birey hayat sürecinde benlik saygısını zedeleyecek şeyler yaşamış ya da şefkatle kurulan gösterişsiz dengeyi bozacak durumlara şahit olmuştur. Bu durumun sizde bulunmadığını düşünseniz bile bu tip kişisel gelişime dair yazıları okumak veya uzmanlardan dinlemek her zaman size yeni bir şeyler katacaktır. 

Sosyal veya bireysel sorunlarla dolu yeryüzünde kendimizle baş başa kaldıkça sırtımızı sıvazlayıp, öz şefkatimizle kendimize ait güvenli alanımızı oluşturmak bizim elimizde. Gösterişsiz ve sade benlik sevgisi ile hem kendimizi hem çevremizi kurtarmak mümkün, sorunlarımızı çözme ve hayat kalitemizi arttırmada benlik saygısı oldukça etkin rol oynuyor.

Dış görünüş adına edinilen kompleks boyutundaki takıntılar konusunda günümüz sosyal medyası elbette oldukça etkili. Olumsuz etkilerinden biri olarak özellikle son zamanlarda çıkan aynı tip güzellik esaslarının dayatılmasını örnek verebiliriz. Sadece kadın değil erkekleri de etkileyen bu güzellik kıyaslamaları insanlardaki kusursuz güzellik çabasını ve öz güvensiz bireyleri beraberinde getiriyor. Bu hususta kendimize değer vermeyi öğrenmeliyiz. Ayna karşısında yüzümüze bakarken gördüklerimiz bizi nefret boyutuna varacak derecede rahatsız etmemeli. Kendisi ile barışık olan bir birey hayata karşı daha güçlüdür ve toplum tarafından uygulanan psikolojik baskılardan daha kolay kurtulur. Aynı zamanda sağlıklı bir toplum saygılı bireylerle kurulur ve bireyin çevresine saygı gösterebilmesi için önce kendisine saygı duyması gereklidir. Yani öz şefkat, öz saygı gibi bireysel özellikler bir toplumu etkileyecek kadar önemlidir.

Güzellik nedir? Ya da bu kuralları kim belirliyor? Kime göre çirkin oluyoruz, burnumuzdaki kemer, yüzümüzdeki leke, alnımızdaki kırışık kimi alakadar ediyor? Bunların hiç önemi yok. Bizi içinde taşıyan sağlıklı, güçlü bedenlerimize sevgi ve saygı borçluyuz. Bize ait olan her fiziksel özelliği sahiplenmeli ve kabul etmeliyiz. Bedenimizi ve bize dair her şeyi sevmek kendimize olan borcumuz. Kendimize ve çevremize şefkat duymak sadece hayatımızı güzelleştirir. 

Şefkat, zekayı aydınlatmakla kalmaz, kalbini de ısıtır.- Lamartine




Yorumlar